Bizim Hikayemiz — Femora'nın Doğuşu

Her markanın arkasında bir tutku, bir hayal ve o hayali gerçeğe dönüştüren bir yolculuk vardır. Femora da tam olarak böyle bir hikâyeyle başladı. Ben, Abdulkadir DEMİRAL. Genç yaşlarımdan itibaren kendimi ifade etmenin yollarını ararken, bir yandan da zarafetin sade detaylarda gizli olduğuna inandım. Bu inanç beni, yalnızca bir aksesuar değil, aynı zamanda bir tarz ve kimlik sembolü yaratma yolculuğuna çıkardı.

2024 yılında, Femora’yı kurma fikri doğduğunda elimde yalnızca bir defter dolusu fikir, sınırlı bir bütçe ve sonsuz bir heyecan vardı. Hedefim; herkesin kendinden bir parça bulabileceği, kaliteli, zamansız ve anlam taşıyan bileklikler tasarlamaktı.

Femora, Latince kökenli bir kelime olup zarafeti, feminen enerjiyi ve kalıcılığı temsil eder. Her bir ürünümüz, bu üç değer üzerine inşa edilir:
Sadelik, kalite ve anlam.

İlk koleksiyonlarımızı tanıtırken, hem yerli üretime olan bağlılığımızı hem de uzun ömürlü çelik malzeme kullanımıyla dayanıklılığı ön plana çıkardık. Kararmayan çelikten ürettiğimiz tasarımlarımız, yalnızca estetik değil aynı zamanda güvenilirliği de temsil etti. “Femora’yı takan biri, sadece bir bileklik değil; bir duruş taşıyor.” dedik.

Bugün Femora, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde de ulaşılabilir olma yolunda ilerliyor. Sosyal medyada büyüyen bir topluluğumuz, ilham verici kullanıcılarımız ve bizimle bu yolculuğa ortak olan harika insanlarla birlikte ilerliyoruz.

Bu markayı sıfırdan kurarken yaşadığım her zorluk, her deneme, her küçük adım; bugün geldiğimiz noktayı inşa etti. Ve inanıyorum ki Femora'nın asıl hikâyesi, sizinle birlikte yazılmaya devam edecek.

Femora sadece bir bileklik markası değil, bir yolculuk — sizinle başlıyor, sizinle büyüyor.
— Abdulkadir DEMİRAL, Femora Kurucusu